YANLIŞ BİLİNEN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER:

1. 
   

   Güzele bakmak sevaptır. (Yanlış)

   
   


2. 
   

   Güzel bakmak sevaptır. (Doğru)

   
   


3. 
   

   Göz var nizam var. (Yanlış)

   
   


4. 
   

   Göz var, izan var. (Doğru)

   
   


5. 
   

   Aptala malum olurmuş.(Yanlış)

   
   


6. 
   

   Abdala malum olurmuş.(Doğru)

   
   


7. 
   

   Haydan gelen huya gider. (Yanlış)

   
   


8. 
   

   Hayy'dan gelen huya gider.(Doğru)

   
   


9. 
   

   Saatler olsun.(Yanlış)

   
   


10. 
    

    Sıhhatler olsun. (Doğru)

    
    


11. 
    

    Su küçüğün, söz büyüğün.(Yanlış)

    
    


12. 
    

    Sus küçüğün, söz büyüğün.(Doğru)

    
    


13. 
    

    Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz. (Yanlış)

    
    


14. 
    

    Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz.(Doğru) (Ane = Bağdat'tan önceki yerleşim yeri)

    
    


15. 
    

    Geçti Bolu'nun pazarı, sür eşeği Niğde'ye.(Yanlış)

    
    


16. 
    

    Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğde'ye. (Doğru)(Bor = Niğde'nin İlçesi)

    
    


17. 
    

    Su uyur, düşman uyumaz. (Yanlış)

    
    


18. 
    

    Sü uyur, düşman uyumaz. (Doğru)(Sü=Asker)

    
    

Eş Sesli Kelimeler

Yazılışı aynı ama anlamı farklı olan kelimelere "Eş Sesli Kelimeler" denir.

Örneğin;

1. Yaz

• 
  

  Mevsim Adı. ( Yaz, çok sıcak olur. )

  
  


• 
  

  Yazı yazmak. ( Samet, deftere yaz. )

  
  

2. Yüz

• 
  

  Sayı. ( Bünyamin, bahçede yüz lira buldu. )

  
  


• 
  

  İnsan yüzü. ( Yüzümde ben çıktı. )

  
  


• 
  

  Yüzmek. ( Yüzme yarışmasında 1. oldum. )

  
  


• 
  

  Derisini yüzmek. ( Yılan derisini yüz, kemer yap.

  
  

3. Ocak

• 
  

  Ay Adı. ( Ocak ayında kardeşimin doğum günü var. )

  
  


• 
  

  Yemeklerin pişirildiği yer. ( Annem, ocakta tavuk pişiriyor.

  
  

4. Atlet

• 
  

  Koşucu ( Ablam, milli atlet oldu. ) 

  
  


• 
  

  İç Çamaşırı ( Pazardan beyaz bir atlet aldım. )

  
  

5. Çay

• 
  

  İçtiğimiz içecek olan çay. ( Sabah, kahvaltıda çay içtik. )

  
  


• 
  

  Irmağın küçüğü. ( Çocukken çayda yüzerdik. )

  
  

6. Bin

• 
  

  Sayı  ( Bin lira para biriktirdim. )

  
  


• 
  

  Binmek ( Ata bindim sonra hemen düştüm. )

  
  

7. Saz

• 
  

  Müzik Aleti. ( Ben, saz çalmayı öğreniyorum. )

  
  


• 
  

  Sazlıktaki bitki. ( Bugün, sınıfta saz bitkisini öğrendik.

  
  

8. Dolu

• 
  

  Kar'ın donmuş buz hali. ( İstanbul'da dolu yağdı. Arabalar parçalandı. )

  
  


• 
  

  Boş olmayan. ( Bardak dolu.)

  
  

9. Ben

• 
  

  1. Kişi zamiri (Ben,sen, siz, o, biz, onlar) ( Ben de mi geleceğim? )

  
  


• 
  

  Vücutta çıkan siyah nokta veya et parçası. ( Öğretmenimin gözlerinin altında ben çıktı.

  
  

10. At

• 
  

  Hayvan türü. ( At kişniyor. )

  
  


• 
  

  Fırlatmak. ( Arkadaşım topu dışarı attı. )

  
  

Sınav sorularını dosyalar bölümünden indirebilirsiniz.

10 KASIMIN AKŞAMI

Atatürk geldi bize,

saat 8:5 geçe,

mendil verdi bize,

saat 8:5 geçe.

Komşusu aradı o anda,

saat 9:5 geçe,

haberi aldık o anda,

saat 9:5 geçe.

Hüzünlendi Türkiye,

10 Kasımın sabahı,

lokma geçmedi boğazımızdan,

10 Kasım'ın akşamı

Şair:Ebrar Demirtaş

10 KASIM TÖREN DEĞİL

Ağladık biz 10 Kasım'da,

tören değil 10 Kasım,

yaranın üstüne neşe olmaz,

10 Kasım tören değil.

10 Kasım'da açık yara,

daha kapanmadı bu yara,

her on kasımda merhem sürdük yaramıza,

10 Kasım tören değil.

Deyimler

• 
  

  Genellikle gerçek anlamından uzaktır. Kendine özgü anlam taşır. 

  
  


• 
  

  En az iki kelimeden oluşur.

  
  


• 
  

  İlk söyleyeni belli değildir.

  
  


• 
  

  Kalıplaşmış sözlerdir.

  
  

Örnekler:

1. 
   

   Bıyık altından gülmek:  Birinin durumuna, alay ettiğini sezdirme sezdirmemeye çalışarak gülümsemek, birinin içine düştüğü duruma sevinmek.

   
   


2. 
   

   Etekleri zil zilmek: Çok sevinmek.

   
   


3. 
   

   Ucuz Atlatmak: Güç ve tehlikeli durumdan az bir zararla sıyrılmak.

   
   


4. 
   

   Boynu kıldan ince olmak: Doğru ve haklı yargı karşısında verilecek her cezaya razı olmak.

   
   


5. 
   

   Lafı ağzından kaçırmak: Söylemek istemediği şeyi elinde olmadan söyleyivermek.

   
   


6. 
   

   Göz gezdirmek: Bir yazıyı, bir şeyi incelemeden bakıp geçmek ya da çabucak incelemek.

   
   


7. 
   

   Aramak taramak: Çok dikkatli araştırmak.

   
   


8. 
   

   Dirsek çürütmek: Okuyup öğrenmek, bilgisini artırmak için yıllarca emek vermek.

   
   


9. 
   

   Küplere binmek: Çok sinirlenmek, kızmak.

   
   


10. 
    

    Göze girmek: Sevgi ve güven kazanmak.

    
    


11. 
    

    Armut piş, ağzıma düş: Emek harcamadan ayağına getirmek.

    
    


12. 
    

    Aklını başından almak: Düşünemeyecek duruma getirmek.

    
    


13. 
    

    Ağzıyla kuş tutmak: Kimsenin başaramadığı işleri başarsa da takdir kazanamamak.

    
    


14. 
    

    El üstünde tutmak: Bir kimseye çok sevgi ve saygı göstermek.

    
    


15. 
    

    Üstüne düşmek: Bir kimse yada bir şey ile fazlaca ilgilenmek. 

    
    


16. 
    

    Eğilmeyen başın ayağı öpülür:  Onurlu, yiğit kişilere saygı duyulur.

    
    


17. 
    

    Eceli gelen köpek, cami duvarına işer: Eceli gelen ölür, ölüm nedeni ise bahanedir.

    
    


18. 
    

    Gülü seven dikenine katlanır: Bir kişi seviyorsan onun kusurlarına katlanacaksın.

    
    


19. 
    

    Damdan düşer gibi: Birdenbire, hiç beklenilmeyen bir zamanda, yersiz.

    
    


20. 
    

    Dört elle sarılmak: Bir işi benimseyerek, eksiksiz yapmaya çalışmak.

    
    


21. 
    

    Dalına basmak: Bir şey elde etmek için baskı yapmak.

    
    


22. 
    

    Adı karışmak: Bir işle birinin ilgisi bulunduğu söylenilmek.

    
    


23. 
    

    Ağzını toplamak: Söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek.

    
    


24. 
    

    Ağzını tutmak: Kötü söz söylememek.

    
    


25. 
    

    Aç kurt gibi saldırmak: Yemeğe üşüşmek veya yemeğe saldırmak.

    
    


26. 
    

    Dağına göre kar yağar: Allah kullarına taşıyabilecekleri kadar sıkıntı verir.Tanrı insanlara,layık oldukları kadar dert veya ferahlık verir.

    
    


27. 
    

    Havanda su dövmek: Boşa uğraşmak.

    
    


28. 
    

    Süt dökmüş kedi olmak: Yaptığı işten utanmak, çekinmek.

    
    


29. 
    

    İğneyle kuyu kazmak: Zor denecek bir işi yetersiz araçlarla bitirmeye çalışmak.

    
    


30. 
    

    Gözden düşmek: Sevgi ve güveni kaybetmek.

    
    


31. 
    

    Eli ayağı dolaşmak: Telaşlanmak

    
    

Atasözleri

Anlamına göre cümleler 5 çeşittir.

1. 
   

   Abartma

   
   


2. 
   

   Karşılaştırma

   
   


3. 
   

   Sebeb - Sonuç

   
   


4. 
   

   Soru Cümlesi

   
   


5. 
   

   Ünlem Cümlesi

   
   

1. Abartılı Cümleler

Cümlenin anlamı abartılmıştır. Gerçek anlam farklıdır.

Örnekler: 

– Geziye gelen bir grup, kaplumbağa kadar yavaş yürüyordu. (İnsanlar çok yavaş yürüyormuş)

– Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır. (Çok dertliymiş)

– Yapılacak dünya kadar işim var. (Çok işi varmış)

– Göz yaşlarım sel oldu.(Çok ağladım)

– Şimşek hızıyla yere düşen kalemi yakaladım.

– Gözümün yaşı sel oldu sevgilim, gel artık!

– Yağmur bardaktan boşanır gibi yağıyordu.

– Evde dünya kadar işle uğraşmaktan bıktım.

– Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

– Senden milyon kez özür diledim, artık kabul eder misin?

– Korkudan küçük dilimi yutacaktım.

– Kardeşim bugün bilgisayarı bozulunca kıyameti kopardı.

– Senden binlerce kez özür dilerim.

– Söylediği içli türküler yüreğimi parçaladı.

– Burnumdan oluk gibi kan aktı.

2. Karşılaştırma Cümleleri

Cümle içinde iki nesneyi karşılaştırma söz topicssudur.

Örnekler:

• 
  

  Bugüne kadar gördüğüm en güzel rüyaydı. (Gördüğü rüyaları karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Sandığımdan daha hızlıymış. (Tahminini ve sonucu karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Sen de en az benim kadar durgunsun. (Kendisiyle beni karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Yemeğin tuzu dünkünden fazla olmuştu. (Dünkü tuzu ve bugünkünü karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Bu ürkütücü yalnızlık, çöldeki sessizlikten farksızdı. (Yalnızlık ile çölün sessizliğini karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Onun gibi daha niceleri bir lokma ekmeğe muhtaçtı. (Onu ve bizi karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Tiyatroda, sinemadaki kadar olanağa sahip değiliz. (Tiyatro ile sinemayı karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Bayram tatilinde İzmir’in trafiği de İstanbul’unki gibi sakindi. (İzmir ve İstanbul'u karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Bağlama Anadolu’da en çok rağbet gören çalgıdır. (Çalgılar ile bağlamayı karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Yaz aylarında Maraş’ta hava, Adana’ya göre serin olur. (Maraş ve Adana'yı karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Erciyesin ayazı hiçbir dağın soğuna benzemez. (Dağlar ile Erciyes Dağı'nı karşılaştırıyor.)

  
  


• 
  

  Aşağı yukarı aynı kilodayız seninle. (Kendisiyle beni karşılaştırıyor.)

  
  

3. Sebep - Sonuç Cümleleri

Bir cümlenin içinde, bir olayın hem sebebi hem de sonucu yazılır. 

Örnekler:

• 
  

  Okulların açılmasıyla masraflar arttı. (Sonuç, masraflar arttı. Sebep, okulların açılması.)

  
  


• 
  

  Onu çağırmadık diye bize küstü. (Sonuç, bize küstü. Sebep, onu çağırmadık.)

  
  


• 
  

  Yağmur yağınca maç iptal oldu. (Sonuç, maç iptal oldu. Sebep, yağmur yağdığı için.)

  
  


• 
  

  Malzeme yetersizliğinden inşaat yarım kaldı. (Sonuç, inşaat yarım kalmış. Sebep, malzeme yetersizliğinden)

  
  

4. Soru Cümlesi

Cümlede soru sorulmaktadır. Soru sorulmayan cümlelere dikkat edilmelidir. 5N 1K ile sorular yapılmaktadır. (Ne, Nerede, Ne Zaman, Neden, Nasıl ve Kim )

Örnek:

• 
  

  Okula saat kaçta gidiyorsun?

  
  


• 
  

  Ne zaman ödevlerini yapıyorsun?

  
  


• 
  

  Nerede öğle yemeği yiyorsun?

  
  


• 
  

  Ailece çay bahçesine gidelim mi?

  
  


• 
  

  Egemen bugün okula geldi mi?

  
  


• 
  

  Onun kim olduğunu biliyor musun?

  
  


• 
  

  Yarınki partiye geliyor musun?

  
  


• 
  

  Neden benim masamda kalem var?

  
  


• 
  

  Dondurma yer misin?

  
  


• 
  

  Nerede bestelerini yapıyorsun?

  
  

5. Ünlem Cümlesi

Heyecan, korku, seslenme, telaşlanma, yardım isteme gibi benzeri durumlarda kurduğumuz cümlelere "Ünlem Cümlesi" denir.

Örnekler:

• 
  

  Ey, Türk Gençliği!

  
  


• 
  

  Eyvah, yangın var!

  
  


• 
  

  Yetişin komşular!

  
  


• 
  

  İmdat, yaralandım!

  
  


• 
  

  Olamaz, sınava geç kaldım!

  
  


• 
  

  Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.